Merkez Bankası 4 Şubat 2015 tarihinde yayımladığı Ocak Ayı Fiyat Gelişmeleri Raporunda, “belediyelerce belirlenen su tarifeleri endeks tarihinin en yüksek artışlarından birini kaydederek Ocak ayında yüzde 6,98 oranında artmıştır” değerlendirmesinde bulunarak su fiyatlarına ilişkin önemli bir konuya parmak basmıştır.
Belediyelerin su tarifeleri öteden beri tartışılan bir konudur. YAYED, kurulduğu günden itibaren suyun ticarileşmesine karşı tavır sergilemiş; suyun yaşamsal bir doğa varlığı ve kamu imtiyazında olması gereken bir hizmet olarak tanımlanması için uğraş vermiştir.
Çok farklı örgütlenmelerin ve mücadelelerin sonucunda gelinen noktada, su üzerinde mülkiyet kurulamaz, suyun yönetimi kamunun elinde olmalıdır, düşüncesi yaygın bir halk kanaati haline dönüşmüştür. Devlet ise bu düşünceden giderek uzaklaşmıştır. Deyim yerindeyse Devlet düşüncesi ile Halk düşüncesi arasındaki ciddi bir mesafe oluşmuştur. Merkez Bankası verisi bu durumun somut ifadesidir.
Belediye su hizmetleri belediyelerin imtiyazında olan hizmetlerdendir. Belediyeler, kanunun verdiği yetki ve imtiyaza dayanarak su tarifelerini belirlerler.
Bu konuda dayanak, 2560 sayılı İSKİ Kanunu’dur. Kanunun 23.maddesine göre, “su satışı, kanalizasyon tesisi bulunan yerlerdeki kullanılmış suların uzaklaştırılması, septik çukurların boşaltılması giderleri için ayrı tarifeler yapılır. Bu tarifelerin tespitinde, yönetim ve işletme giderleri ile, amortismanları doğrudan gider yazılan (aktifleştirilmeyen) yenileme, ıslah ve tevsi masrafla ve (…) bir kar oranı esas alınır.”
Bu fıkrada (…) olarak belirtilen yerde daha önce yer alan “…%10’dan aşağı olmayacak nispetinde…” ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin 26/1/2012 tarihli ve E.: 2011/6, K.: 2012/16 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir. Buna göre belediyeler daha önce en az yüzde 10 olacak şekilde kar oranı belirleme yetkisine sahipken AYM’nin bu kararından sonra yüzde 10’dan daha düşük kar oranları belirlemeye de yetkili kılınmışlardır.
Ancak suyun yaşamsal gereksinim özelliği nedeniyle öyle anlaşılıyor ki su ve su hizmetini sağlama görevi verilen belediyeler, suyu başlıca gelir kalemi görmeye başlamışlardır; sudan elde ettikleri karı giderek artırmaktadırlar. Hatta bazı belediyelerin su karları ile başka hizmetleri karşıladıkları bilinen bir gerçektir. Bu kabul edilemez, su kar edilecek bir doğal varlık değildir. Kar varsa doğanın sömürüsü söz konusudur.
Toplumcu Belediyecilik Bildirgesinde de ifadesini bulduğu üzere YAYED, insan ve doğa sömürüsünde sınır tanımayan kapitalizme karşı toplumcu belediyeciliği bir çıkış düşüncesi olarak değerlendirmeye ve savunmaya devam edecektir.
YAYED