YAYED Türkiye’de yerel seçim sisteminin temsili demokrasi açısından doğurduğu sonuçlar konulu çalıştayı düzenledi. Çalıştay temel olarak, yerel seçim sistemlerinde, temsil edilen üye sayısı ve temsil edilen nüfus büyüklüğü arasındaki ilişki ile temsil gücünün kapsamı ve genişletilmesi sorunu ve baraj uygulaması üzerinde yoğunlaşmıştır.
ÖZET RAPOR
Yerel Yönetim Araştırma Yardım ve Eğitim Derneği (YAYED) tarafından, “Türkiye’de Yerel Seçim Sisteminin Temsili Demokrasi Açısından Doğurduğu Sonuçlar” başlıklı bir çalıştay düzenlenmiştir. Çalıştaya, Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi, Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Cevat Geray, araştırmacı-yazar Dr. Tevfik Çavdar, TODAİE öğretim üyesi Doç. Dr. Oya Çitçi, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi ve YAYED Başkanı Prof. Dr. Birgül A. Güler, TESAV Başkanı Erol Tuncer ve Yenimahalle Belediyesi eski başkanı Tuncay Alemdaroğlu katılmışlardır.
Çalıştay, yedi çerçeve tartışma sorusu ekseninde yürütülmüştür. “Yerel demokrasinin güçlendirilmesi” yönündeki argümanlar ile yönetişim tartışmaları arasındaki ilişkinin anlamlılığını eksen alan soruyu, Dr. Tevfik Çavdar, demokrasi kavramının yeniden tartışılması gerektiği ve yönetişim savlarının aslında yerel demokrasi yerine yerel şirketler diktası yaratmasından dolayı, bu kavram ekseninde yerel yönetimlerin demokratik bir yapıya kavuşamayacağına vurgu yaparak yanıtlamıştır. Aynı soruyu, Doç. Dr. Oya Çitçi’nin yanıtı, “…eğer bir sistem anti-demokratikse o sistem içinde yerel yönetimlerin demokratik olması mümkün değildir” şeklinde olmuştur. Tuncay Alemdaroğluna göre sorun, siyasal partilerin demokratik olmamasından kaynaklanmaktadır. Prof. Dr. Hikmet Sami Türk ise, yerel yönetimlerin, üniter devlet yapısı içinde güçlendirilmeleri gerektiğini ileri sürmüştür. Yerel temsil sürecinin demokratikliğinin sağlanmasında, yerel seçim sistemlerinin önemini sorgulayan soru ile ilgili tüm katılımcılar, seçim sisteminin önemli bir değişken olduğu konusunda görüş birliği içinde olmuşlardır. Ancak, Doç. Dr. Oya Çitçi, mutlak anlamda seçim sistemlerinin belirleyiciliğinden söz edilemeyeceğinin altını çizmiştir. Tüm katılımcılar, Türk siyasetinde, etnik ve dini unsurların ağırlığının endişe verici olduğu konusunda yine görüş birliği içinde olmuşlar ve bu çerçevede, köy ve mahalle seçimlerinde siyasal partilerin aday göstermelerini odak alan bir soruya, olumsuz yaklaşmışlardır.
Çalıştay temel olarak, yerel seçim sistemlerinde, temsil edilen üye sayısı ve temsil edilen nüfus büyüklüğü arasındaki ilişki ile temsil gücünün kapsamı ve genişletilmesi sorunu ve baraj uygulaması üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu kapsamda olmak üzere, çalıştayda, belediye meclisi ve il genel meclisi seçimlerinde uygulanan onda birlik baraj sisteminin, anti-demokratik olduğu ve aynı zamanda Anayasaya da aykırı olduğu saptaması, tüm katılımcılar tarafından yapılmıştır. Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, kesme baraj da denilen bu uygulamanın, ulusal seçimlerde uygulanan % 10’luk barajdan bile daha adaletsiz olduğunu, temsil hakkını ihlal ettiğini belirtmiş ve ayrıca belediye meclisi seçimlerinde uygulanan kontenjan adaylığının, sistemi anti-demokratik yapan bir başka unsur olduğunu eklemiştir. Erol Tuncer, yerel yürütme organlarının temsil gücünün zayıf olduğunu, düşük oylarla belediye başkanı seçilmesini doğru bulmadığını belirtmiştir. Doç. Dr. Oya Çitçi, uygulanmakta olan d’Hondt sisteminin, nispi temsil sistemleri içinde belki de en adaletsizi olduğunu belirtmiştir. Çitçi, Türkiye’de özellikle, kamu personelinin yerel yönetimlerde kolay temsilci olamamasını da temsil açısından önemli bir sorun olarak öne çıkartmıştır. Yine, Çitçi, Türkiye’de oy oynaklığının özellikle de alanlar arası oynaklığın sınırlı olmasından dolayı, temsil gücünün artırılması sorununun bu açıdan da ele alınması gerektiğinin önemini vurgulamıştır. Prof. Dr. Birgül A. Güler ise, temsil sorununa sosyolojik olarak yaklaşmak gerektiğini vurgulayarak, yerleşim birimlerinin ölçekleri küçüldükçe, baskın olanın yani feodal unsurların öne çıkacağını ve diğerlerini bastıracağını bundan dolayı seçim sistemi tartışmasının bu toplumsal boyutu dikkate alacak biçimde yapılması gerektiğini belirtmiştir.
Çalıştayda;
1. Yerel demokrasi tartışmasının çok boyutlu olarak yapılması gerektiği ve yönetişim uygulamalarının demokratik bir açılım sağlamadığı,
2. Türkiye’de uygulanan yerel seçim sistemlerinin ulusal seçim sisteminden daha anti-demokratik olduğu özellikle de, onda birlik baraj sisteminin anti-demokratikliğin en önemli unsuru olduğu ve aynı zamanda mevcut Anayasa bakımından da hukukiliğinin tartışmalı olduğu,
3. Yerel seçimlerde temsil gücünün genişletilmesinin toplumsal ve siyasal açıdan demokratikleşmeye önemli katkısının olacağı sonucuna varılmıştır.