BELEDİYE OPERASYONLARINA BİR DE BU AÇIDAN BAKALIM!
Ana Muhalefet Partisinin yönetiminde olan 3 Büyükşehir Belediyesi İçişleri Bakanlığı’nın sürekli teftişi altında hizmet vermeye çabalamaktadır; 3 Belediye’ye de operasyon düzenlenmiş, belediye başkanlarının ifadeleri alınmış, haklarında soruşturma hatta dava açılmıştır; çok sayıda belediye bürokratı ve çalışan benzer uygulamalarla yüz yüze kalmıştır. İzmir Büyükşehir Belediyesinde açılan davalar nedeniyle tutuklamalar olmuş, belediye çalışanları hatta sendikacılar aylarca tutuklu kalmışlardır.
Sözünü ettiğimiz İzmir, Eskişehir ve Antalya Büyükşehir Belediyelerinin dışında da yine aynı Partinin yönetiminde olan irili ufaklı çok sayıda belediye teftiş ve soruşturma kıskacında faaliyet yürütmektedir. Eskişehir ve Antalya Büyükşehir Belediyelerine yapılan operasyonlar zincirin en yeni halkalarıdır. Eskişehir’deki operasyon sonrası bazı belediye çalışanları da tutuklanmıştır.
Bu operasyonlarla ilgili yapılan değerlendirmelerde olayın siyasi yönü ön plana çıkarılmakta; bu operasyonlarla ana muhalefetin elindeki belediyeleri hizmet yapamaz hale getirme, itibarsızlaştırma ve bir sonraki yerel yönetim seçimlerine dönük olarak halkın gözünden düşürmenin hedeflendiği söylenmektedir. Bunlar doğrudur ama sadece operasyonların bu boyutunu aydınlatabilecek değerlendirmeleri içerir.
Diğer yan ise daha önemlidir ama ne yazık ki Ana Muhalefet Partisinin gündeme getirmediği ve sorun olarak tanımlamadığı konu da budur: Asıl sorun belediyelerin belediye hizmetlerini piyasaya ihale etmek zorunda bırakılmalarıdır.
2002 Kasım ayında tek başına iktidara geldikten sonra AKP’nin ilk el attığı alan yerel yönetimler alanı olmuş ve 2004 yılından itibaren 5000’li yasalar olarak tanımlanan yasalarla yerel yönetim hizmetleri piyasa eliyle yürütülecek hizmetler olarak tanımlanmıştır. Yasaların çıkış sürecinde Ana Muhalefet Partisi etkili bir muhalefet sergilemiş ancak yasamayı etkileyememiş Anayasa Mahkemesi sürecinden de etkili bir sonuç elde edilememiştir. Daha sonraki süreçte ise konu kanıksanmış ve politik izleme sona erdirilmiştir. Bir başka anlatımla yeni düzen benimsenmiştir.
Bugünkü Belediye operasyonlarının temeli belediyelerin aslında kendilerinin yapmaları gereken hizmetleri piyasadan almak zorunda bırakılmaları ile ilgilidir. Belediyeler, norm kadro düzeni içinde personel istihdam edememekte, kendilerine ait şirketlere doğrudan hizmet görevi verememekte, ihale ile hizmet satın almaya zorlanmaktadırlar.Suçlama, teftiş ve soruşturma ağırlıklı olarak bu süreçte ortaya çıkmaktadır.
Belediyelerin asli hizmetlerinin yani yerel kamu hizmetlerinin kamu ihale mevzuatına konu edilmiş olması nedeniyle bu karmaşık süreçte ortaya çıkan hatalar, yanılgılar, usul yanlışlıkları ve ihale makamı olan muhalif belediye aleyhine yapılan yorumlar operasyonlara kaynaklık etmektedir.
Bu süreç daima muhalif belediyelere uygulanmakta iktidar partisinin yönetimindeki belediyelerle ilgili şikâyetler rafa kaldırılmakta, sumen altına itilmektedir; bu belediyeler doğru düzgün bir merkezi yönetim teftişine bile tabi tutulmamaktadır.
Ana muhalefetin yönetimde olduğu belediyeler için yürütülen denetim ve teftiş süreçleri tüm belediyelere ayrımsız uygulansa cezaevleri iktidar partisine mensup çok sayıda belediye başkanı ve yöneticisi ile dolu olurdu.
Ana muhalefet Partisinin ve bu Partiye mensup belediye yönetimlerinin en büyük eksiği kamu hizmeti anlayışını ortadan kaldıran yeni düzene de itiraz etmemeleridir. Daha somut ifadesiyle norm kadro düzenine, kamu hizmeti aleyhine işleyen kamu ihale düzenine ve belediye hizmetlerinin piyasaya terk edilmesine karşı durmamalarıdır.
En son yaşanan Eskişehir ve Antalya operasyonlarında da bu durum dile getirilmemiş, operasyonların siyasi yönü üzerinde durulmuştur.
Oysa beklenirdi ki belediye hizmetlerini kamu hizmeti olarak değerlendirerek önemli ve doğru işler yapan bu belediyelere sahip çıkılırken, AKP eliyle kurumsallaştırılan yeni piyasacı düzene de güçlü bir eleştiri getirilebilsin…
Az sayıda da olsa benzer uygulamalar başka partiler için de geçerlidir; istisnai olarak iktidar partisinin yönetiminde olan belediyelerde de soruşturma yürütülmüştür. Ancak iktidar partisinden belediye yönetimlerine karşı yürütülen soruşturmaların yolsuzlukların örtülemez olması nedeniyle ya da parti içi çelişkiler nedeniyle oldukları düşünülmektedir.