Adalet Bakanlığı'nın yargı reformu, toplumsal eleştirileri dikkate almamakta ısrar eden bir metindir. Bu belge, yargının siyasallaştırılması tehlikesini artırmıştır....
27.08.2009
KAMUOYUNA AÇIKLAMA
Adalet Bakanlığınca hazırlanan "Yargı Reformu Strateji Belgesi" Bakanlar Kurulunca kabul edilip, Adalet Bakanlığı internet sitesinde "Yargı Reformu Stratejisi 2009" olarak yayınlandı.
Anılan belge 2008 de taslak olarak açıklandığında başta Yargı Organları temsilcileri olmak üzere kamuoyundan büyük eleştiriler almıştı. "Yargı Reformu Stratejisi 2009" belgesinin de 2008 eleştirilen metinden çok farklı olmadığı görülmektedir.
Yargıda reforma ihtiyaç olduğu tartışmasızdır. Ancak bunun yargı organlarının, baroların ve üniversitelerin ve ilgili kuruluşlarında görüşlerinin alınarak yapılması gerekirdi. Bununla birlikte anılan belge de bazı gerekli düzenlemeler olmakla birlikte bazıları da kuşku ve endişe yaratmaktadır.
Özellikle HSYK yeniden yapılandırılması ile ilgili olarak metinde yer alan " Yapılacak Anayasa değişikliği ile HSYK‘nun geniş tabanlı temsil esasına dayalı bir yapıya kavuşturulması " ifadesi çok muğlâk her türlü düzenlemeye imkân veren bir ifadedir.
Geniş tabanlı temsil esası ile ifade edilen hükümet ve iktidar partisi sözcülerinin daha önceleri açıkladıkları gibi HSYK üyelerinin Yürütme ve Yasama organlarınca seçilmesi amaçlanıyor ise bu yargıya, demokratik sisteme ve hukuk devleti ilkesine yapılabilecek en büyük darbe olur.
Bu yöndeki bir düzenleme yargıyı yasama ve yürütmenin denetimi altına sokar ki bu da hiç şüphe yok ki başta Anayasanın 9. maddesindeki Yargı Bağımsızlığı ilkesi olmak üzere "kuvvetler ayrılığı" ve , "hukuk devleti" ilkelerine de aykırı olur.
Demokrasilerde, devletin temel organları olan Yasama, Yürütme ve Yargı organları işbölümü ve işbirliğiyle yetki ve sorumluluk üstlenmiştir. Bizim Anayasamız da bu yönde düzenleme getirip her üç organın Türk Milleti adına bu yetkileri kullandığını ve yargı yetkisinin de bağımsız mahkemelerce kullanılacağını özellikle vurgulamıştır. Bu bakımdan her üç organ arasında bir üstünlük sıralaması olmayıp, üstünlük sadece Anayasa‘dadır
Hükümet ve iktidar partisi sözcülerinin uzun süreden beri yargıyı hedef alan açıklamaları ve son HSYK kararnamesi sırasında yaşanan olaylar, bazı yargıç ve savcıların özel olarak korunup kollanması, bazılarının ise bakan emri ile haklarında soruşturma açılması, telefonlarının ve bulundukları ortamların dinlenmesi ve izlenmeleri gibi yaşanan olaylar "Yargı Reformu Stratejisi"ndeki HSYK geniş tabanlı temsile göre düzenlenmesi ifadesinden haklı kuşkulara yol açmaktadır.
Bağımsız yargı, demokrasinin, insan haklarının ve hukuk devletinin, bireyin hak ve özgürlüklerinin güvencesidir. Bağımsız yargı günümüz insanının ekmek gibi su gibi temel gereksinimidir.
O nedenle hukukun, hukuk devletinin, bireyin hak ve özgürlüklerinin, demokrasinin güvencesi olan yargı bağımsızlığının bugünkü halini bile ortadan kaldırıp, yargıyı tamamen siyasi iktidarın emrine sokacak düzenlemelere karşı olduğumuzu kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Türk Hukuk Kurumu Başkanı
Av. Tuncay Alemdaroğlu