Mersin’de, 29 Aralık 2016 tarihinde, metrekareye düşen yağış miktarı 161.4 kg olarak kayıtlara geçti. Kuvvetli yağışlar nedeniyle meydana gelen sel felaketi can kaybına sebep oldu.
Mersin 1993 yılından bu yana büyükşehir statüsü ile yönetilmektedir. Bunun anlamı 23 yıllık bir metropoliten alan yönetimi deneyimine sahip bir kent olmasıdır. Ancak her geçen yıl önlem alınmasından ziyade 1990’lı yıllardan bu yana yaşanan yoğun göç dalgası, çarpık kentleşme, kentsel rantın imar süreçleri ile süregelen ortaklığı, 2016 yılında altyapıdan yoksun Mersin’i sele teslim bırakmıştır.
Yaşanan bu felaket Mersin halkı için yeni değil, benzerlerini yakın tarihlerdeki sel baskınları ile deneyimlemiştir.Örneğin, 31 Aralık 1968 yılındaki sel felaketinde Mersin’de 129, Tarsus’ta 131 ev sel sularından yıkılmış, 18 kişi ölmüş ve 7 kişi yaralanmıştır (Milliyet, 31 Aralık 1968).1968 felaketi, o dönemde yaşayanlara 1957 yılındaki sel baskınını anımsatır. 1957 yılının Aralık ayında Mersin Tarsus ve Yenice’nin köyleri sular altında kalmış 71 ev yıkılmış bir çocuk hayatını kaybetmiştir (Milliyet,3 Aralık 1957).
Çok daha yakın zamanlarda Mersinlilerin şahit olduğu en büyük sel baskını 2001 yılı yine Aralık ayında gerçekleşmiş ve daha sonra 2006 yılının Kasım ayında tekrarlayan sel baskınında da yine can ve mal kaybı yaşanmıştır.Sel baskınlarının önemli birnedeni dere ve akarsu yatakları yakınındaki yerlere imar izni verilmesidir. Örneğin 2001 yılındaki sel felaketinin temel sebebi Kandak Deresinin denize dökülen kısmında akarsu yatağının daraltılarak yol yapılmasıdır (Milliyet 21 Kasım 2006).
Dışarıdan bakıldığında Mersin, sahil şeridinin beton duvarlarla örüldüğü iç kesimlerinin ise plansız bir şekilde büyüdüğü bir kent görünümündedir. Bugün, 6360 sayılı Kanun ile birlikte Mersin Büyükşehir Belediyesi 15.520 km2 alanın yönetiminden sorumludur. Sel felaketinin iki temel sorunu açığa çıkartması bakımından öğretici olduğu öne sürülebilir. Birincisi Büyükşehir Belediyesi tek başına bu kadar büyük bir kentsel alanın sorunları ile başa çıkmakta yetersiz kalmaktadır. Devlet Su İşleri gibi kurumsal teşkilatlar ile birlikte hareket edilmelidir. İl özel idarelerinin kaldırılmış olması teknik ve altyapı desteğinden kentleri yoksun bırakmıştır. İkincisi çarpık kentleşme sorunu plansızlıkla sürdürülmektedir. Örneğin Mersin’de kent trafiğinin azaltılması adına yapılan alt geçitlerin sağlıksız olduğu ve kuvvetli yağışlarla su baskınına uğradığı bu felaketle açıkça görülmüştür.