PLANLAMA DÜZENİ NEREYE GÖTÜRÜLÜYOR?
Yücel ÇAĞLAR
Doğrusu, böyle bir sorunun kimleri ilgilendirdiğini artık kestiremiyorum. Ancak, bir yandan DPT kapatılır, 1982 Anayasasının başta 166 olmak üzere çeşitli maddelerindeki kurallar geçersizleştirilirken bir yandan da her türden planlama işlevi neredeyse tümüyle bir bakanlığa bırakılırken sergilenen suskunluk karşısında şaşırıyorum. Özellikle, “mekânsal stratejik planlama” gibi son derece kapsamlı bir sürecin yalnızca bir genel müdürlüğe bırakılmasının nelere yol açabileceğini düşündükçe de öfkeleniyorum. Eğer öngörüldüğü kapsamda hazırlanır ve yetkilendirilirse, hazırlık çalışmaları da başlatıldığı gibi yürütülürse, bu sürecin yol açabileceği ekonomik, toplumsal ve kültürel yıkımlardan, kargaşalar ile siyasal iktidara sağlayabileceği siyasal kazanımlardan kaygı duyuyorum çünkü. Duymamam mı gerekiyor acaba?
Anımsanacağı gibi, siyasal iktidar 2011 yılında çıkardığı çok sayıda kanun hükmünde kararnameyle (KHK) kamu yönetimi düzenini, deyim yerindeyse “yaz-boz tahtasına” dönüştürecek hukuksal ve kurumsal düzenlemeler yapmıştı. Başlangıçta hemen hemen yalnızca yol açabileceği çevresel sorunlarla ilgili yanları tepki toplayan bu düzenlemelerin ne denli boyutlu olduğu ise ancak zaman geçtikçe daha iyi kavranabilir oldu; benzetme yerindeyse, kurşun/bıçak yarası gibi. İlgili ve duyarlı olması beklenen kamuoyunun bile son derece gecikmeli biçimde gösterdiği tepkilere bakılırsa, siyasal iktidar, bu alanda da kolaylıkla “Üsküdar’ı geçti, geçecek”; tümüyle “geçebildiğinde”, yine deyim yerindeyse, “siz sağ, ben selâmet”; daha önce hiç görülmedik biçimde araçsallaştırılmış bir kamu yönetimi oluşturulmuş olacak. Tek başına 644 sayılı Kanun KHK’yla kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na (ÇEŞ) bir ay sonra çıkarılan 648 sayılı KHK’yla kazandırılan yetkiler bile bu gerçeği açıklıkla ortaya koymaya yetiyor ve akla şu soruyu getiriyor doğal olarak:
Siyasal iktidar, özellikle “çevre” ve “şehircilik” alanlarında bu denli köktenci düzenlemeleri neden yaptı ve yapıyor; bu alanlarla ilgili tüm yetkileri bir bakanlıkta topluyor acaba?
Bu soruya verilecek yanıtların ne denli boyutlu olduğu ortada. Ancak bu bağlamda, en azından şimdilik, söz konusu KHK’nın planlama alanıyla ilgili düzenlemelerinin yalnızca bir boyutuna dikkat çekmeye çalışacağım.
Tüm planlama yetkileri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na…
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın görev ve yetkilerini düzenleyen 644 sayılı KHK’nın 648 sayılı KHK’yla değiştirilen 2. maddesinin “ç”, “d”, “ğ” ve “h” bentlerine göre;
“Her tür ve ölçekteki fiziki planlara ve bunların uygulanmasına yönelik temel ilke, strateji ve standartları belirlemek ve bunların uygulanmasını sağlamak, Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen alanlar ile merkezi idarenin yetkisi içindeki kamu yatırımları, mülkiyeti kamuya ait arsa ve araziler üzerinde yapılacak her türlü yapı, milli güvenliğe dair tesisler, askeri yasak bölgeler, genel sığınak alanları, özel güvenlik bölgeleri, enerji ve telekomünikasyon tesislerine ilişkin etütleri, harita, her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını, parselasyon planlarını ve değişikliklerini resen yapmak, yaptırmak, onaylamak …”,
kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapmak suretiyle hazırlamak ve mahalli idarelerin plan kararlarının bu stratejilere uygunluğunu denetlemek”,
“Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan veya mülkiyeti Hazineye, kamu kurum veya kuruluşlarına veya gerçek kişilere veyahut özel hukuk tüzel kişilerine ait olan taşınmazlar üzerinde kamu veya özel sektör tarafından gerçekleştirilecek olan yatırımlara ilişkin olarak ilgililerince hazırlandığı veya hazırlatıldığı halde yetkili idarece dört ay içerisinde onaylanmayan etüt, harita, her tür ve ölçekteki çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını, parselasyon planlarını ve değişikliklerini ilgililerinin valilikten talep etmesi ve valiliğin Bakanlığa teklifte bulunması üzerine bedeli mukabilinde yapmak, yaptırmak ve onaylamak…,”
ÇEŞ’in yetkileri ve görevleri arasında sayılmıştır. Aşağıdaki çizelgede bu yetki ve görevler sergilenmiştir:
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca Yapılması ve Onaylanması Gereken “Planlar”
1. Çevrenin korunması ve iyileştirilmesi ile çevre kirliliğinin önlenmesi için…eylem planları
2. Mekânsal strateji planı
3. Havza ve bölge bazındaki il düzeylerinde çevre düzeni planları,
4. Nazım ve uygulama imar planları
5. Parselasyon planları
6. Küresel iklim değişikliği ve bununla ilgili gerekli tedbirlerin alınması için plan
7. Bakanlığın stratejik planları
8. Risk yönetimi ve sakınım planları
9. Bütünleşik kıyı alanları yönetimi ve planlaması
10. Kıyı ve dolgu alanları ile bu alanların fonksiyonel ve fiziksel olarak devamı niteliğindeki geri sahalarına ilişkin her tür ve ölçekteki planları
11. Genel sığınak alanları, özel güvenlik bölgeleri, enerji ve telekomünikasyon tesisleri ile ilgili altyapı, üstyapı ve iletim hatları, yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı madde üretim tesisleri ve depoları, akaryakıt ve sıvılaştırılmış petrol gazı istasyonları gibi alanlar ile ilgili her tür ve ölçekteki planlar
12. Yerleşme, yapılaşma ve arazi kullanımına yön veren, her tür ve ölçekte fiziki planlar
13. Temiz hava eylem planları
14. Kirletici unsurlar ile kirliliğin giderilmesi ve kontrolüne ilişkin acil müdahale planları
15. Atık bertaraf tesisleri ile kimya sınai tesisleri ve deniz kirliliğine yönelik acil müdahale planları
16. Ulusal çevre stratejisi ve eylem planları
17. Küresel iklim değişikliği ve ozon tabakasının incelmesi ile ilgili tedbirlerin alınmasına yönelik plan
18. 5543 sayılı Kanun uyarınca daimi iskân için kamu kurum ve kuruluşlarınca yaptırılacak her türlü yapılara ve konutlara ilişkin etüt ve planlama
19. Mahalli idarelerin su temini, kanalizasyon, su ve atıksu arıtma, yağmur suyu drenajı, katı atıkların bertarafı, ulaştırma, elektrik, doğalgaz gibi enerji altyapı sistemleri ile telefon, bilgisayar ve benzeri iletişim altyapı sistemleri ile ilgili genel planlama
20. Teknik altyapı tesislerinin planlaması,
21. Tabiat varlıkları, doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sitler ile koruma statüsü bulunan diğer alanların çakıştığı yerlerde… bu alanların…her tür ve ölçekteki çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planları
22. Bakanlığın insan gücü planlaması
23. Bakanlığın eğitim planı
24. Bakanlık sivil savunma ve seferberlik hizmetlerinin planlanması
25. Bakanlığın basın ve halkla ilişkilerle ilgili faaliyetlerinin planlanması
Görüldüğü gibi, ÇEŞ'e, özellikle yersel planlama alanında, başta yerel yönetimler olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşları hemen hemen tümüyle işlevsiz bırakabilecek yaşamsal önemde yetkiler sağlanmıştır.
Bir “mekânsal stratejik planlama” eksikti…
Ayırdında mısınız, bilemem: son on yıldır ülkemizde tam bir planlama kargaşası yaşanıyor: Bu süreçte, çoğu Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası vb ülkelerarası kuruluşların parasal desteği ve teknik yönlendirmesiyle çok sayıda bölgesel, sektörel, sorun alanları özelinde “plan”, “proje”, “strateji”, “eylem planı” vb belgeler üretildi ve üretiliyor. Çoğu üstlenici “uzman” kişi ve kuruluşlara ücret ödenerek ve de “katılımcı” olduğu öne sürülen düzeneklerle üretilen bu belgelerin hangi beklentilerin ürünü olduğu ve bu beklentilerin nereden kaynaklandığı; kapsamlarının, yöntemlerinin ve hazırlık sürecinin kimler tarafından nasıl belirlendiği; daha da önemlisi ne denli uygulanabildiği, uygulamanın sonuçlarının ne olduğu vb sorular hemen hemen hiçbir düzlemde sorulmuyor ve dolayısıyla da yanıtlanmıyor. Şimdi bunlara bir de “mekânsal stratejik planlama” (MSP) eklenecek. Bu amaçla, ÇEŞ’in yapılanmasında yer verilen Mekânsal Plânlama Genel Müdürlüğü (MPGM) akıl almaz genişlikte yetkilerle donatılmıştır. Sözgelimi, 644 sayılı KHK’nın 648 sayılı KHK’yla değiştirilen 7. maddesinin 1. fıkrasına göre;
a) Yerleşme, yapılaşma ve arazi kullanımına yön veren, her tür ve ölçekte fiziki planlara ve uygulamalara esas teşkil eden üst ölçekli mekânsal strateji planlarını ve çevre düzeni planlarını ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yaparak hazırlamak, hazırlatmak, onaylamak ve uygulamanın bu stratejilere göre yürütülmesini sağlamak.
b) Kentlerde ve kırsal alanlarda arazi kullanımına ilişkin temel ilke, strateji ve standartları belirlemek ve uygulanmasını sağlamak,
c) Havza ve bölge bazındaki çevre düzeni planları da dâhil her tür ve ölçekteki çevre düzeni planlarının ve imar planlarının yapılmasına ilişkin usul ve esasları belirlemek, havza veya bölge bazında çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak, onaylamak ve bu planların uygulanmasını ve denetlenmesini sağlamak,
ç) Sektörel planların havza veya bölge düzeyindeki mekânsal strateji planlarına ve çevre düzeni planlarına uyumlu hazırlanmasını sağlamak,
…
ı) Her tür ve ölçekteki fiziki planların birbiriyle uyumunu ve mekânsal strateji planları hedeflerine ve kararlarına uygunluğunu sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri almak, ilgili idareler tarafından Bakanlıkça verilen süre içinde yapılmayan il çevre düzeni planlarını yapmak, yaptırmak ve resen onaylamak,
i) Bütünleşik kıyı alanları yönetimi ve planlaması çalışmaları, kıyı alanlarının düzenlenmesine dair iş ve işlemler ile bu alanlara ilişkin jeolojik ve jeoteknik etütleri yapmak, yaptırmak ve onaylamak, kıyı kenar çizgisini tespit etmek, onaylamak ve tescilini sağlamak.
MPGM’nin görevleri arasında sayılmıştır. Öyle ki, maddenin 2. fıkrasında; “Çevre düzeni planlarının Bakanlıkça belirlenen mekânsal strateji planlarına, imar planlarının ise mekânsal strateji planlarına veya çevre düzeni planlarına aykırılığının tespit edilmesi halinde ilgili idareler Bakanlıkça verilen süre içerisinde aykırılıkları giderir.“ kuralına da yer verilmiştir. Böylece, MPGM; ülkesel ve özellikle de yersel değişme ve gelişmeleri yönlendirebilecek yetkilerle donatılmıştır. MSP’nin planlama “düzenindeki” işlevsel konumu aşağıda özetlenmiştir:
Görüldüğü gibi, bu düzenlemeyle MSP’ye, dolayısıyla da MPGM’ye öteki planlar üzerinde yönlendiricilik işlevleri verilmiştir. Ancak, MSP’lerin gerek ölçeği ve hazırlık süreci gerekse yürürlüğe konulması ve yürütülmesi düzeni ayrıntılı olarak açıklanmamıştır. Böyle iken ÇEŞ’in 18 Kasım 2011 tarihinde Başbakan Yardımcılıkları ile ilgili bakanlıklara gönderdiği “Mekânsal Strateji Planı Hazırlık Çalışmaları” konulu yazıda “Bakanlıkça hazırlanacak Üst Mekânsal Strateji Planı” ile ilgili olarak aşağıdaki açıklamaya yer verilmiştir: (ÇEŞ, 2012):
“Mekânsal strateji planları ile ulus aşırı bölgesel gelişme, ulusal kalkınma, bölgesel gelişmişlik, bölgelerarası eşitsizlik, dengeli ve sürdürülebilir büyüme, bölgesel rekabet, çekim merkezleri, sektörler arası ilişkiler; doğal, tarihsel, kültürel ve çevresel değerlerin korunması, afet riskleri gibi ülke, havza ve bölge bütününde mekânsal gelişme senaryolarını yönlendirecek konular, güçlü ve zayıf yönler, fırsat ve tehditler, olanaklar ve potansiyeller, stratejik amaçlar ve hedefler çerçevesinde irdelenecek ve değerlendirilecektir. Bu niteliği ile mekânsal strateji planlar; üst ölçekte işlevsel ve mekânsal yansımalarını bulduğu, alt ölçek planlama çalışmalarını yönlendiren, genel ve uzun dönemli ilke ve hedefler ile mekânsal ana yönlendirme kararlarını belirleyen, soyut, grafik anlatım diline ve şematik gösterim tekniğine sahip mekânsal gelişme stratejilerini içeren bir plan belgesi olarak hazırlanacaktır.”
ÇEŞ’in bu yazışmanın da yer verildiği “Mekânsal Strateji Planı Hazırlık Çalışmaları” başlıklı haberde ayrıca;
“Bu kapsamda, ülkemizdeki kamu kurum ve kuruluşları arasında farkındalık yaratılarak Mekânsal Strateji Planlaması çalışmalarında değerlendirilmek ve ‘Türkiye Mekânsal Veri Envanteri (TÜMVERİ)’ne veri altlığı oluşturmak üzere, ‘Cumhuriyetimizin 100. Yılında Türkiye 2023 Vizyonu’ ile ulaşılmak istenen yeni hedefler çerçevesinde, Bakanlıklar ile Bakanlıklara bağlı, ilgili ve ilişkili kurum ve kuruluşların sorumluluğunda bulunan mevcut, halen yürütülmekte olan ve gelecekteki hizmet ve yatırımlarla ilgili veri, bilgi ve belgelerin türü, niteliği ve ortamının ne olduğuna dair bir raporun hazırlanması istemli bir yazı hazırlanarak tüm Bakanlıklara dağıtımı yapılmıştır.”
açıklaması yapılmıştır.
Bu açıklamalardan anlaşılabildiği kadarıyla MSP çalışmaları başlatılmıştır! Ancak, kimler tarafından nasıl yürütüldüğü, hangi aşamaya gelindiği, ne zaman sonuçlandırıldığı vb konularda hiçbir bilgi yoktur.
Öte yandan, ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyelerinden Ersoy, MSP’lerin yersel planlama düzenindeki işlevsel konumunu şöyle açıklamaktadır (ERSOY, 2006):
“1.000.000 ve üstü ölçekte hazırlanan Ülke Mekansal Strateji Planı, Ülke bütününde bölgesel stratejik değerlendirmeler kapsamında, sektörel ve tematik konularda vizyon, politika, program ve hedeflerin mekansal stratejilerini katılımcı süreçlerle belirleyen bir plandır. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı’nın eşgüdümünde oluşturulacak bir ulusal plan komisyonu tarafından hazırlanır. Geniş katılımlı Ülke Mekânsal Strateji Planlama Şurasında tartışılır. Gerekli düzenlemeler yapılarak DPT tarafından Bakanlar Kuruluna gönderilir. Bakanlar Kurulu Kararı ile Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girer.”
“1/200.000 ve üstü ölçekte hazırlanan Bölge Strateji Planı: Kalkınma planları ve yıllık programlarla biçimlenerek, planlama amaç ve ihtiyaçlarına göre Ülke Mekânsal Strateji Planı’nda belirlenecek bölgelerde, bölgesel düzeyde sektörel, mekânsal ve tematik vizyonları, politika, program, hedef ve stratejileri oluşturan, açıklama raporu ile bir bütün olan plandır.
Bölge Kalkınma Ajansları tarafından hazırlanır. Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, ilgili kamu kurum ve kuruluşları, ilgili meslek odaları ve üniversitelerin katılımıyla oluşturulacak bölge planlama komisyonunca incelenerek son biçimi verildikten sonra Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı tarafından onaylanır.”
“1/50.000 ve üstü ölçekte hazırlanan Alt Bölge Strateji Planı ve Metropoliten Bölge Strateji Planı, Mekansal veya işlevsel bütünlük gösteren bir veya birden fazla il sınırları içinde veya metropoliten alanlarda yerel kalkınma amaçlı sektörel, mekansal ve tematik vizyon, politika, program ve hedeflerin mekansal stratejilerini katılımcı süreçlerle belirleyen, sektörler arasında koruma kullanma dengesi sağlayan, idarelerarası eşgüdüm esaslarını içeren plandır.
Bölge düzeyinde ilgili valiliklerin koordinasyonunda, ilgili kurum ve kuruluşların, kamu tüzel kişiliklerinin, ilgili meslek odaları ve üniversitelerin görüşleri alınarak yapılır. Bakanlıkça onaylanarak kesinleşirler.
Büyükşehir belediyelerinde, Metropoliten Bölge Strateji Planı yapma veya yaptırma yetkisi büyükşehir belediyelerine aittir. “
Hazırlanmakta olduğu öğrenilen MSP’nin, Ersoy’un dikkat çektiği gerekleri ne denli yerine getirebileceğini kestirebilmek, en azından bu aşamada olanaksızdır.
“SONUÇ” OLARAK…
Görünüşe bakılırsa MSP’nin işlevi tümüyle fiziksel olarak, mekânların düzenlenmesiyle sınırlandırılmıştır. AKP’nin temel amaçları ve bu amaçlar doğrultusunda yaptığı ve yapmaya çalıştığı düzenleme ve uygulamalar anımsandığında bu, hiç de şaşılacak bir durum değildir: AKP, kentsel ve kırsal mekânı da sermaye birikiminin gerekleri doğrultusunda yeniden düzenleme, yaygın söyleyişle de dönüştürme ve bu süreçte de yeni sermaye birikim olanakları üretme çabasındadır. Çok açıktır ki, MSP türü planlar da ekonomik, toplumsal ve kültürel, dolayısıyla da siyasal değişme ve gelişmeler üzerinde etkili olabilecek bu değişme ve gelişmelerden etkilenebilecektir. Bu son derece yalın gerçek ortada iken duyarlı kamuoyunun, sözgelimi siyasal partilerin, Anayasanın 135. maddesinde yer verilen “kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının”, sendikaların, kalmışsa üniversitelerin vb MSP hazırlık süreciyle hemen hemen hiçbir biçimde ilgilenmemesi, deyim yerindeyse, “kimin ekmeğine yağ sürüyor” acaba? .
YARARLANILAN KAYNAKLAR
ÇEŞ, 2011; http://www.csb.gov.tr/dosyalar/images/file/MSP_haberi(1).jpg (14 Mayıs 2012)
ERSOY, Melih (2006); “İmar Mevzuatımızda Planlama Kademeleri ve Üst Ölçek Planlama Sorunu” başlıklı sunum (http://www.tepav.org.tr/sempozyum/2006/bildiri/bolum3/3_2_ersoy.pdf; (16 Ocak 2012)