Bilindiği üzere Derneğimizin kurucu üyesi, ilk genel sekreteri ve Memleket Mevzuat Dergisinin ilk editörü Deniz Sayın’ı 13.03.2007 tarihinde “trafik cinayeti”nde kaybetmiştik. Her ölüm yıl dönümünde dernek üyelerinin katılımı ile mezarı başında ve dostlarıyla beraber akşam yemeğinde andığımız Deniz Sayın’ı bu kez yıllar önce yarattığı karakterler eliyle yazdığı “mizah ağırlıklı” yazılarını, dergi sayfaları arasında kaybolup gitmesin diye “Necabettin Muhterem ve Diğerleri” adında bir kitapla yaşatmak istedik. Kitap okunduğunda görüleceği üzere bu yazılarda şaşırtıcı bir şekilde 15 yıl sonra Türkiye’nin gündemine oturan konular tartışılmaktadır. Örneğin Ekim 1997 ayında ilk yazdığı yazı “Başkanlık Sistemi Nedir Beni Ne İlgilendirir” başlığını taşır. 2012 yılında Türkiye’nin gündemine yerleşen bu konu 15 yıl önce bu yazıda tartışılır. Deniz Sayın, Necabettin üzerinden parlamenter sistem ve başkanlık sistemi, mizahi bir dille açıklayıp karşılaştırdıktan sonra “…çok zengin olmayan ülkelerde bu sistem gerçek yüzünü göstermekte, Baltalı İlah'ın baltası kınından çıkmakta ve Başkanlık sistemi aslına uygun olarak işlemektedir.” sonucuna varmaktadır.
Aynı şekilde Türkiye’nin gündemine 2012 yılı sonlarına doğru yerleşen ve uygulamaya geçilen Ombudsman konusu da Kasım 2007 ayında Necabettin Muhterem’in ilgi alanındadır. “Ombudsman Olsun mu?” başlıklı yazıda; Ombudsman mizahi bir dille eleştirilmekte ve Türkiye’de uygulanamayacağı tespiti yapılmaktadır.
Deniz Sayın’ın yarattığı karakterlerden Tekaüt Cânân Abla günlük uygulamada belediye personelinin karşısına çıkabilecek soruları sordurarak yanıtlamaktadır. Bu bağlamda Türkiye’nin gündeminde yer alan bazı konuları bu soru-yanıt çerçevesinde tartışmaya açmaktadır. Mart 1998 ayında “Demokrat Memur” rumuzu ile sorulan bir soruya verilen oldukça uzun yanıtta, çok sağlam bir tartışma mantığı sergilenmektedir. Dinini yaşamak isteyen bir grup belediye çalışanı kadının tesettüre uygun giyinmeleri üzerine kılık kıyafet yönetmeliğine uymadıkları gerekçesiyle belediye başkanı tarafından disiplin cezası ile cezalandırılmasının demokrasiye uyup uymadığı sorusuna verilen yanıt oldukça ilginçtir. Türkiye’de hala tartışılan bu konuya bugün bile en anlamlı yanıt olma özelliğini korumaktadır.