YAYED
YAYED
YAYED
YAYED
YAYED

Yerel Seçimler

E-Bülten

YAYED

16 Maddede İller Bankası Gerçeği, YAYED Görüşü, 4 Ağustos 2006

İller Bankası’nın yapısını ve işlevlerini değiştiren bir yasa taslağı hazırlandı. Taslağın 2006-2007 yasama yılında TBMM gündemine gireceği açıklandı. İlgililer, yasa taslağı lehine kamuoyu oluşturmak üzere, Temmuz 2006 boyunca günlük gazetelere bolca haber malzemesi üretti. YAYED, sözkonusu yasa taslağının yalnızca bir kurumda değişiklik olmadığını, tersine, bu değişikliğin ülkenin tüm yerel altyapı finansmanı ve yatırımcılığı sisteminin değiştirilmesi olduğunu saptadı. Yerel yatırımcılığın mali ve teknik boyutlarda yönetimi, ulusal çapta ve temel nitelikte bir politika sorunudur. Dahası, günümüzde bu sorun bölgesel ve “küresel” boyutludur. Bu nedenle, kamuoyunun sorunun tüm boyutlarını görmeyi sağlayan doğru bilgiyle donatılması önemlidir. Aşağıdaki 16 madde İller Bankası yasa taslağı biçiminde çıkan sorunun gerçek anlamını ortaya koymaktadır.

1. İller Bankası 1945 yılında kuruldu. Ortakları ve sahipleri yerel yönetimler olan banka, yerel yönetimlere kamu kredisi açmanın yanı sıra altyapı projeleri geliştirip kimi zaman bunları bizzat yaptı ya da ihaleyle yaptırdı. 1981 yılına kadar elektrik alanında da çalıştı; kurulduğundan günümüze harita-şehir planı, içmesuyu, kanalizasyon başta olmak üzere yerel altyapı alanında uzmanlaştı.

2. Yatırımların kaynağı, 1947’den itibaren Belediyeler Fonundan karşılandı. Bu Fon, asıl olarak genel bütçe vergi gelirlerinin %3’ü ayrılarak oluşturuldu. Tüm belediyelere %6 gibi bir oran ayrılırken, İller Bankası emrine verilen % 3 çok önemli bir tutardı.

3. Banka yatırımları Devlet Planlama Teşkiları’nın ulusal çapta tüm kamu kurumlarının yatırımlarını içeren yıllık yatırım programlarına alınarak yürütüldü.

4. İller Bankası, Avrupa kent bayındırlığı deneyiminden yararlanarak kurulmuş, Türkiye koşullarına özgü bir çalışma düzenine kavuşturulmuştu. Bu tip yapılar, Avrupa’da 1816’dan başlayarak kurulmuş ve büyümüştü.

5. Avrupa’nın, Belçika’nın ve Fransa’nın “Yerel Kredi Sandığı” adını taşıyan benzeri kuruluşları, 1990’lı yıllarda “kamu bankacılığı” yapmak üzere yeniden yapılandırıldılar. Fransa-Belçika sandıkları birleştiler ve Dexia adını aldılar. Dexia, özel uluslararası banka olarak “kamu bankacılığı” yapıyor. Merkezi yönetimlerin ve özellikle de yerel yönetimlerin kredi isteklerini özel bankacılık esprisi içinde karşılayan bu yeni yapı, kendini Avrupa kökenli küresel banka olarak tanıtıyor. Birleşme Avrupa içi de kalmıyor, Amerikan kurumlarını da satın alıp büyüyor.

6. Dexia, Denizbank’ı satın alarak büyümesini sürdürüyor. Denizbank 1930’lu yıllarda kurulmuş bir kamu bankasıydı; özelleştirildi; 1998’de Zorlu Grubu tarafından alındı. Zorlu, Tarişbank’ı da almıştı. İki yapıyı Denizbank adı altında birleştirmişti. Hisselerinin %25’ini halka açmıştı; elindeki %75’i Haziran 2006 sonunda Dexia adlı yabancı bankaya sattığını açıkladı.

7. Yerel kredi sistemi ve yerel yatırımcılık alanı İller Bankası’nın uzmanlık alanıdır. Hazırlanan bir yasa tasarısı bu uzman kurumu ortadan kaldırıyor. Doğal olarak alan, Dexia adlı yabancı – özel – tekel’in eline geçmeye hazır hale getiriliyor.

8. Dexia Türkiye’yi ortadoğu ve ortaasya ülkelerinde yürütülen “yeni ortadoğu planı”nın gereklerini yerine getirmek için çalışacağı bir alan olarak görüyor. Yerel kredi sistemi, böylece Türkiye’nin bölgesel çıkarlarını yönlendirmede söz sahibi olmaya istekli, niyetli, hatta bunda ısrarlı yeni bir “aktör”ün belirdiği bir konu olma özelliği taşıyor.

9. Çeyrek yüzyıldır “devlet kötü iş görür; çünkü tekeldir; rekabet tanımaz” deniyor ve özelleştirmelerle işlerin çok iyi görüleceği çünkü rekabet ortamı yaratılacağı ileri sürülüyor. Oysa, bir kamu tekeli olan İller Bankası ortadan kaldırılırken, yerini başka bir tekel alıyor. Üstelik bu tekel özel bir tekel; üstelik bu tekel yabancı bir tekeldir.

10. Türkiye’ye Dexia girerken İller Bankası’nın tasfiye edilmesi, Dünya Bankası öncülüğünde gerçekleştiriliyor. Dünya Bankası 300 milyon dolarlık kredi karşılığında, bu krediyi İller Bankası’na kullandırarak, kurumu –İller Bankası’nı kendine İller Bankası’na öldürtüyor.

11. İller Bankası’nın kaldırılması, yerel yatırım ve kredi alanında “devlet tekeli sistemi”nin kaldırılması ve aynı anda “yabancı – özel – tekelci bir sistem” kurulması demektir.

12. İller Bankası’nın sahibi ve ortakları yerel yönetimlerdir. Hazırlanan yasa tasarısı, ortakların ortaklıklarına son veriyor. Ama bunun için ortaklara herhangi bir şey sormuyor; ortakların bu yeni yapıyı kabul edip etmeyeceklerine ilişkin hiçbir kaygı taşımıyor. Oysa böyle bir değişikliği ortaklara, yerel yönetimlere sormadan yapmak, ne devlet ciddiyetiyle ne de yerel demokrasi değerleriyle bağdaşıyor.

13. Yasa taslağı, İller Bankası’nın “banka” olarak çalışmasını öngörüyor. Daha açık deyişle, bugün olduğu gibi, ne kadar borcu olursa olsun, belediyelerin devletten aldıkları payların ençok %40’ının kesilmesini öngören siyasal düzenlemeler yapılamayacaktır.

Banka Genel Müdürü Hidayet Atasoy bu durumu şu açıklıkta dile getiriyor:

“... belediyeler bankanın hissedarı olmayacak. Bu nedenle belediyeler, artık bütçe gelirlerinin yüzde 5'ini İller Bankası'na aktarmayacak. Bankanın sahibi Hazine olacak ve sermayesi de artık buradan sağlanacak. Bu çerçevede belediyelere kredi verirken 'çok daha gerçekçi bir kredilendirme ve ödeme planı'' hazırlanacak... Bankacılık kuralı ne ise o olacak. Bir belediye kredi alabiliyorsa alacak, alamıyorsa alamayacak''

14. Taslak, İller Bankası’nın siyasetten arındırılacağını savunuyor. Siyasetten arındırmadan anlaşılan “bir belediye kredi alabilirse alır, alamazsa alamaz” deyişinde saklı olan fikirdir. Yoksa, hukuk devletinde kabul edilemeyecek olan şey, iktidar partisinden olana çok ve kolayca kredi verirken muhalefetten olana kredi verilmemesi, kayırmacılık yapılıp korunan belediyenin alması, diğerlerinin mağdur edilmesi değildir. Bu tip uygulamalar, “siyasetin etkisi”nden doğan uygulamalar değildir; bunlar yoz ve hukuksuz siyaset ve idarelerin uygulamalarıdır. “Siyasetin etkisinin ortadan kaldırılması” bu tür uygulamaların sona erdirilmesi değildir. Kamuoyunun bu konuyu açık seçik görmesi büyük önem taşır.

15. Taslak, İller Bankası’nı bir “kamu kurumu değil” bir “banka” olarak kurmayı hedeflemektedir. Bu “banka”, bankacılık kuralı ne ise o olacak” bir bankadır. Bankacılık kuralı, alacağını almak için borçlunun “halk sağlığı”, “toplum refahı”, “kamu görevi” zorunluluklarına körleşmektir; her durumda “alacağın tahsili”ne odaklanmaktır. Bunun için borçlunun gelir ve varlıkları üzerinde haciz, ipotek, iflas gibi ticari mekanizmaların işletilebileceği bir ortam kurulması şarttır. İller Bankası, aynı Dexia gibi, aynı IMF gibi, alacağına şahin bir banka haline getirilmektedir. Oysa ülkemizde “bankacılık kuralı gereğince” kaynak yaratmaya değil, “kamu hizmetleri kuralı gereğince” kaynak yaratmaya ihtiyaç vardır. Kamu kuruluşu, önceliği kamu hizmeti olan kuruluştur. Halkın ihtiyaçlarına göre kaynak yaratmak üzere kurulur, tüm diğer kuruluşları –bankaları, şirketleri, alacaklıları, vb... – bu amaç doğrultusunda yönlendirmek yetkisiyle davranır. Bu gerçeği unutan kişilerin, kamu kuruluşlarını “banka yapmak” için uğraşmak yerine, halihazırda var olan ve “banka kuralı neyse o” diye çalışan yerlerde çalışmayı düşünmeleri daha uygun olur.

16. Taslak, İller Bankası’nda günümüzde çalışan 3.000’i aşkın kamu görevlisini işinden edecektir. Yıllardır birikmiş kredi ve yatırımcılık deneyimi, bu personelin dağıtılmasıyla birlikte yok edilecektir. İller Bankası genel müdürü, kurumda “bankacılar çalışacak” diyor. Böylece yerel yönetimlerin sorunlarını, ihtiyaçlarını uzaktan yakından bilmeyen bu “yeni bankacı personel”le, Cumhuriyet’in en önemli kurumunu tarihe gömmeyi hedefliyor. Son yirmibeş yıldan bu yana yapılan her satışta, her elden çıkarmada, her tasfiyede olduğu gibi, yine yetişmiş işgücünün kazanılmış hakları, Cumhuriyet’in temel değerleriyle birlikte yok ediliyor.

YAYED,

Belediyelerin sahibi ve ortağı olduğu bu kurumdan sürülmelerinin kabul edilemeyeceğine,
Yerel yönetim dünyasının kendi kurumuna sahip çıkma hakkı olduğuna,
Yerel demokrasinin yaşatılabilmesi için ilgili idarelerin bu sürece müdahale etmeleri nin görevleri olduğuna
inanmaktadır.

Bu müdahale, hem yerel demokrasinin hem ülke bağımsızlığı ve egemenliğinin savunulması demektir. Bu nedenle İller Bankası’nın yabancı-özel-tekelci bir sistem için tasfiyesine karşı çıkmak, yurttaşlık görevimizdir.

İller Bankası Yasa Taslağı, Haziran 2006

İller Bankası Yasa Taslağı Gerekçesi, Haziran 2006

Gazetelerden, Tercüman, 31.7.2006

Yayed Görüşü kategorisindeki diğer başlıklar
YAYED Yerel Yönetim Araştırma Yardım ve Eğitim Derneği Ziya Gökalp Caddesi, No.30 Kat.5 D.17 06420 Kızılay / Ankara, (312) 430 35 60, yayedder@gmail.com
İşbu sitenin tüm hakları saklıdır. Web sitesi içerisindeki dökümanlar yazılar ve resimler kaynak gösterilse dahi, izin alınmadan başka web sitelerine, ticari yayınlara aktarılamaz, kopyalanamaz. © 2012
Web Tasarım