Yazar: Deniz SAYIN
Yayın No: 7
ISBN No: 978-605-4745-53-1
Yayın Yeri: Memleket Yayınları
Sayfa Sayısı: 205
Kapak Tasarım: Oktay BİNGÖL - Derya SAYIN
Basım Tarihi: 2013
Fiyatı: 10 TL
ÖNSÖZ
Deniz Sayın 1994 yılında birkaç arkadaşı ile birlikte “Belediye Dergisi” adlı bir dergi çıkarmaya başladı. Belediye Dergisi tasarımı tamamen Deniz Sayın’a aittir. Dergi, Türkiye’de ilk kez aylık yayın periyodunu tutturdu ve uzun bir süre devam ettirme başarısı gösterdi. Belediyelerde izlenen ve yararlanılan bir kaynak haline gelen bu dergiye Deniz Sayın iki “karakter” kazandırdı. Amacı salt mevzuat içerikli bu dergiyi daha fazla okunur kılmak ve kamu görevlisi olarak yazamadığını yazabilmekti.
Necabettin Muhterem bunlardan biri. Necabettin ve Muhterem sözcükleri biri Farsça diğeri Arapça eş anlamlı sözcükler olup, anlamı “Sayın”dır. Yani “Necabettin Muhterem”, “Sayın Sayın” anlamına gelmektedir.
Deniz Sayın Necabettin Muhterem’i başlangıçta her şeye eleştirel yaklaşan bir aydın olarak konuşturur. Belediye Dergisi’nde yayımlanan 12 adet yazısı ana hatları ile bu tür yazılardan oluşur. Ancak bu yazılarda şaşırtıcı bir şekilde 15 yıl sonra Türkiye’nin gündemine oturan konular tartışılmaktadır. Örneğin Ekim 1997 ayında ilk yazdığı yazı “Başkanlık Sistemi Nedir Beni Ne İlgilendirir” başlığını taşır. 2012 yılında Türkiye’nin gündemine yerleşen bu konu 15 yıl önce bu yazıda tartışılır. Deniz Sayın, Necabettin üzerinden parlamenter sistem ve başkanlık sistemi, mizahi bir dille açıklayıp karşılaştırdıktan sonra “…çok zengin olmayan ülkelerde bu sistem gerçek yüzünü göstermekte, Baltalı İlah'ın baltası kınından çıkmakta ve Başkanlık sistemi aslına uygun olarak işlemektedir.” sonucuna varmaktadır.
Aynı şekilde Türkiye’nin gündemine 2012 yılı sonlarına doğru yerleşen ve uygulamaya geçilen Ombudsman konusu da Kasım 2007 ayında Necabettin Muhterem’in ilgi alanındadır. “Ombudsman Olsun Mu?” başlıklı yazıda; Ombudsman mizahi bir dille eleştirilmekte ve Türkiye’de uygulanamayacağı tespiti yapılmaktadır.
1997 ve 1998 yıllarında ülke sorunların mizahi bir açıdan tartışan, eleştiren Necabettin Muhterem, 2000 yılı başlarından itibaren çok ateşli bir küreselleşme yanlısı olarak karşımıza çıkar. Çok sıkı bir küreselleşme yanlısıdır ve mekan olarak seçtiği kahvehanede yarattığı karakterleri konuşturur. Kahvehane sahibi Ganyan Nuri tipik bir esnaf, Persiz Hamdi Bey ve Elden Tek Sülo, Fitne Osman küreselleşme karşıtları olarak gösterilmektedir. Bunların yanı sıra Fışırık Hamdi Bey, Şaibeli Kemal Bey ve Çıldıray Adem Bey kahvehanenin diğer müdavimleri olarak geçer. Deniz Sayın küresel karşıtı olmasına karşın, Necabettin Muhterem adı ile yazdığı küresel yanlısı yazılarla tepki toplar ve hakaret içeren mektuplar alır. Deniz Sayın küreselleşmeyi savunur görünürken aslında savunucularını dış güçlerin, piyonu ve işbirlikçisi karakterler olarak betimler, aslında onları aşağılar.
Ayrıca o dönemde yerel yönetim alanında faaliyet gösteren dernekleri ve derneklerce yayımlanan dergilerdeki yazıları eleştiri konusu yapar. Öyle ki eleştiri konularından birçok kişi alınmaya, eleştirilenlerin kim olduğu konusunda spekülasyonlar üretilmeye başlanır.
Deniz Sayın’ın yarattığı diğer karakter Tekaüt Cânân Abla’dır. Magazin basınında yer alan “Abla”lardan birçoğunun genellikle kendilerini kadın gösteren erkekler olduğu söylentisinden hareketle böyle bir karakter yarattığı biliniyor.
Tekaüt Cânân Abla Belediye Dergisi yöneticileri vasıtasıyla şöyle tanıtılmaktadır. “Ne yazık ki Belediye Dergisi muhterem yöneticileri sorularınızı yanıtlamam için iki sayfa tahsis etti. Sizlerle buluştuğum iş bu sayıda kendimi kısaca tanıtmamı şart koştular. Ben kendimden söz etmeyi sevmem ama bedeniz öyle bir sayfada anlatılacak bir zatiye de değilim. Esasen benim hayatım yerel yönetim romanı: Tam otuz beş yıl belediyede mesai yapan bir bayanın başından neler geçtiğini, deneyimlerini, birikimlerini düşünürseniz, kendimi sizlere bir kaç satırla tanıtmamın olanaksız olduğunu anlarsınız ve arif olan anlar ki benden öğreneceğiniz çok ama pek çok şey mevcuttur.”
Tekaüt Cânân Abla kendisini okuyucularına tanıttıktan sonra “... Lütfen laf olsun diye soru sormayın; ismimi yazarken (a) harflerinin üzerine düzeltme işareti (^) koymayı unutmayın ki ben düzeltmek mecburiyetinde kalmayayım; sorularınızı müstear ad kullanarak sorabilirsiniz ya da bir kod numarası kullanabilirsiniz; yaşınızı bildirmenizi hassaten rica ediyorum, malumunuz olduğu üzere kapasite yaşla bağlantılı ve orantılıdır, bu nedenle yanıtlarınızı yaşınızı dikkate alarak vermek isterim.”şeklinde uyarıda bulunur.
Tekaüt Cânân Abla günlük uygulamada belediye personelinin karşısına çıkabilecek soruları sordurarak yanıtlamaktadır. Bu bağlamda Türkiye’nin gündeminde yer alan bazı konuları bu soru-yanıt çerçevesinde tartışmaya açmaktadır. Mart 1998 ayında “Demokrat Memur” rumuzu ile sorulan bir soruya verilen oldukça uzun yanıtta, çok sağlam bir tartışma mantığı sergilenmektedir. Dinini yaşamak isteyen bir grup belediye çalışanı kadının tesettüre uygun giyinmeleri üzerine kılık kıyafet yönetmeliğine uymadıkları gerekçesiyle belediye başkanı tarafından disiplin cezası ile cezalandırılmasının demokrasiye uyup uymadığı sorusuna verilen yanıt oldukça ilginçtir ve Türkiye’de hala tartışılan bu konuya bugün bile en anlamlı yanıt olma özelliğini korumaktadır.
Deniz Sayın, Tekaüt Cânân Abla’yı “vazifeden ihraç” ettikten sonra yeğeni Cabbar Boğupatar’ı yerine görevlendirir. Cabbar Boğupatar bir yazıda üç soruyu yanıtladıktan sonra devam ettirmez nedense.
Deniz Sayın’ın yarattığı diğer bir karakter “Ord. Prıf. Abuzittin Dandik” Bu karakteri, 1999 yerel seçimlerinin yaklaştığı dönem öncesinde “ilginç kişilikleriyle popülarite kazanmış” belediye başkanları ile röportaj yapmak üzere görevlendirir. Ord. Prıf. Abuzittin Dandik, ilk röportajını bir kasabanın iki dönemdir belediye başkanlığını yürüten Duha KOCA ile yapar. Belediye başkanı, belediyeyi bir at arabasının üzerine kurdurduğu keçe çadırda yönetmekte, araba mahalleleri dolaşarak hizmet vermektedir. Gerek bu yönüyle gerekse röportajda dile getirilen diğer uygulamaları ile Belediye Başkanı Duha KOCA “ilginç kişilikleriyle popülarite kazanmış” bir kişi olarak okuyucunun karşısına çıkarılmaktadır. Ancak ne yazık ki bu röportajlar da devam ettirilmemiştir.
Deniz Sayın birçok dergide gerek kendi adıyla gerekse müstear adlarla çok sayıda yazı kaleme almıştır. Bu yazıların doğrudan mevzuat eleştirisi ve değerlendirmesi ile ilgili olanları kuşkusuz güncelliğini yitirmiştir. Ancak hala güncelliğini koruyan birçok değerlendirme veya anı yazısı bulunmaktadır. Bir “trafik cinayeti”nde kaybettiğimiz Deniz Sayın anısına yarattığı karakterler eliyle yazdığı “mizah ağırlıklı” yazılarını, dergi sayfaları arasında kaybolup gitmesin diye “Necabettin Muhterem ve Diğerleri” adı ile kitaplaştırdık.
Kitabın son şeklini almasında birçok insanın emeği ve katkısı bulunmaktadır. Deniz Sayın’ın kızı Zeliha Gizem Sayın ve Sibel Yıldırım’ın yazıların toparlanmasında, Damla Düzel’in yazıların kitap formatına dönüştürülmesindeki katkıları yadsınamaz. Derya Sayın yazı içeriğine uygun karikatürlerle kitaba daha bir zenginlik kattı. Emek ve katkılarından ötürü kendilerine teşekkür etmeyi bir borç biliyoruz.
MEMLEKET YAYINLARI